Muriel Barbery – Gurmenin Son Yemeği

Gurmenin Son Yemeği, şahane bir girişle başlıyor. Kitabımızın kahramanı olan ünlü yemek eleştirmeninin ağzından nelere muktedir olduğunu dinliyoruz. Eserimiz, hayatını yediği yemeklerin değerlendirmesini yaparak kazanan bir yemek aşığının, ölmeden önceki son saatlerinde geçmiş günlerini gözden geçirmesini ve ağzına atacağı son lokmanın ne olacağını seçmeye çalışmasını anlatıyor. Tabii ki bu gözden geçirmenin ana ekseni yemek, gurmemiz ile beraber geçmişe gidiyor, anılarında yer eden yiyecekleri tek tek öğreniyoruz.

“Izgara balığın etinde, en sefil ve gariban uskumrudan, en ince ve zarif somona kadar, insanlık tarihinin gözden kaçırdığı bir şey vardır. İnsanoğlu, balığı pişirmeyi öğrenerek ateşin de işbirliğiyle bu maddede aynı anda safiyetin ve vahşiliğin esaslarını keşfetmiş ve ilk defa insan olduğunu bu sayede hissetmiştir. Bu et için zarif ve ince lezzetli demek, tadının hem etkili ve çabuk nüfuz eden hem de istilacı olduğunu söylemek, diş etlerini kışkırtacak çiğnenmesinin sertlikle yumuşaklık arasındaki yolun tam ortasından geçtiğini belirtmek, kızarmış derisinin hafif acılığının ortaklık ettiği etinin dokularının sıkı, güçlü ve dayanışma içindeki ağzı dolduran muhteşem tadından söz edebilmek ızgara sardalyeyi tanımlarken mutfak sanatının kutsanmış bir zaferinden dem vurmaktır, tıpkı afyon dendiğinde uyutucu etkisinin çağrıştırılması gibi.” -Sayfa 37

Kitap öyle güzel ve iştah açıcı yemek tasvirleriyle bezeli ki okuyunca canınızın bir şeyler çekmemesi imkansız. Yiyesiniz, içesiniz geliyor. Anlatımlar sayesinde adeta yazılanlar görselleşiyor. Ayrıca, yazarın yemekleri bu denli aşkla anlatması, dönüp içinize bakmanıza, yediğiniz yemeklerin hissettirdiği duygulara odaklanmanıza sebep oluyor. Benim gibi kendince yemek değerlendirmeleri yapanlar için ilginç bir içsel deneyim.

“İlk suşinin damağımı okşayan zarif inceliğinin benim için artık sırrı kalmadı ve üstüne tuzlu tereyağı gezdirilmiş bir parça ekmeğin ardından gelen istiridyenin, dilimin üzerinde bıraktığı o kadifemsi ve hatta neredeyse erotik baş döndürücülüğünü keşfettiğim günü kutsuyor ve şükranlarımı sunuyorum. Bu büyülü ve narin lezzetin kabuklarını o kadar özen ve ustalıkla açtım ki o kutsal lokma herkes için dini bir görselliğe dönüştü. Bir kavurmanın sıcak ve içten zenginliğiyle deniz kabuklusunun o ayrıntılı kristalimsi görselliğinin oluşturduğu iki farklı uç noktanın arasındaki mutfak sanatının tüm tayfını, ansiklopedik bir estetik kaygıyla ve hep bir yemek önde -ancak hep bir kalbin gerisinde kalarak- boydan boya kat ettim.” -Sayfa 13

Gurmenin Son Yemeği, her satırında yemek sevgisini buram buram hissettiriyor. Bir insan gerçekten yemeyi severek yaşamışsa, nasıl bir hayat geçireceği hakkında fikir veriyor.

“Evet, kelimenin tam anlamıyla arzudan çılgına dönerdim. Arzunun ne anlam ifade ettiğiyle ilgili çok az fikrimiz var, gerçek arzu sizi o denli hipnotize ettiği, ruhunuzun tamamını eline geçirdiği, onu her bir yandan sarıp sarmaladığı zaman artık çılgına dönmüş, kuşatılmış, ele geçirilmişsinizdir, o şeytani kokunun çöreklendiği burun deliklerinizle orada pişenin bir kırıntısına, bir tek damlasına ulaşabilmek için her şeyi yapmaya hazırsınızdır artık.” -Sayfa 27

Söyleyin, şu satırlardaki kadar kuvvetle hangi yemeği arzuladınız?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir