Kategoriler
Mekan

Hola Tapas Atölyesi

Yazının en başından belirtmek de fayda var, Moda’nın en güzel renklerinden biri olan Hola Tapas Atölyesi kapandı. Peki bu yazıyı yazmanın amacı nedir der iseniz?

1) Sahibi Murat Mumcuoğlu’nun mekanı yeniden ve daha güzel bir şekilde açacağına gönülden inanıyoruz.

2) Bu yazıyı okuyanın Tapas Kültürü üzerine fikir edinebileceğini düşünüyoruz.

Şarap Atölyesi’nin de yazarı olan Murat’ın tapas ve İspanyol şarapları sevdası öncelere dayanıyor, taa üniversite zamanından beri bol bol yiyor, içiyor ve geziyor. Gezdikçe, gördükçe İspanya’yı, San Sebastian’ı, Barcelona’yı, Madrid’i ve buraların yeme alışkanlıklarını çok seviyor, bununla da yetinmiyor ve İspanyolca öğreniyor. Maaşlı çalıştığı işten istifa eder etmez “Hayallerinin peşinden koşarak”  Hola Tapas Atölyesi’ni hayata geçiriyor. Anlayacağınız, öyle modaya uyup da açılan bir yer değil burası, arkasında bilgi ve birikim var.

Restoran açılmadan menü üzerine düşünülmüş, her şey denenmiş, en leziz formüllerin nasıl olacağı araştırılmış. Malzeme kalitesine büyük önem verilmiş, mesela kuru et Sapanbağları’ndaki Boşnak kasaplardan, baget ekmekler İpek Hanımın Çiftliği’nden, füme alabalık ve ançüez Gelibolu Selahattin Konserve’den, peynir helvası Çanakkaleli Kadir Usta’dan, Padron Biberleri ve diğer birkaç ürün ise doğrudan İspanya’dan geliyor!

Burada İspanya’nın farklı bölgelerine özgü tapaslar servis ediliyor, tek bir bölge ile sınırlı kalınmamış. Murat sizlere yiyeceklerinizin nereye özgü olduğunu, neler içerdiğini ve hikayelerini tek tek anlatıyor. Kimi noktalarda yerelleştirmeye yönelik dokunuşlar da yapılmış. Mesela en çok tutulan yemeklerden biri olan ve kızarmış ekmeği üzerine sarımsak, sucuk, zeytinyağı, paprika ve karabiber konularak yapılan Migas’ı domuz sucuğu Chorizo ile yemem derseniz, Tokat Bez Sucuğu ile hazırlıyorlar. Yapılışına tanık olduğumuz yumurta ve patatesin müthiş birlikteliğinden ortaya çıkan Tortilla çok lezzetli, gelen İspanyol turistlerden tam not aldığını öğreniyoruz, masaya oturur oturmaz ilk tadacağınız güzellik bu olmalı.

Ardından birkaç Pintxos (Pinchos) paylaşılabilir; bu nedir derseniz, Murat’tan alıntılayalım: “Özellikle Bask bölgesindeki “pintxos” barlarda çoğunlukla self servis bir model vardır. Barın önünde sıralanmış onlarca çeşit pintxos’u boş tabağa aktarır ve ister bar önünde ister masada bunları şarap veya bira eşliğinde tüketirsiniz. Pintxos tarzı tapaslar genelde bir dilim ekmek üzerinde kürdan ile servis edlir ve bardaki servis elemanı bu kürdanları sayarak kaç tane pintxos yediğinizi hesaplar.”

Sonrasında dibine kadar domates tadını alabileceğiniz Gazpacho’dan tadılmalı çünkü ferahlatıcı ve rahatlatıcı soğuk bir çorba.

Remoulade Soslu Kereviz ile sunulan Somon Gravlax MÜTHİŞ bir lezzet, somonun dışı pancar etkisiyle morlaşmış, hoş görünüyor. Favori ürünlerimizden biri bu oluyor, yumuşacık…

Bulursanız Padron Biberi de yiyin; bulursanız diyorum çünkü İspanya’dan gelen malzemelerden biri olduğu için tedarik durumuna göre her zaman ellerinde olmuyor. Harika ötesi, Türkiye’de Padron Biberinin muadili olabilecek yerel bir tür var mıdır acaba? Fikri olanlar belirtsin.

Gambas al Ajillo ise hardal soslu karides, sevenleri için biçilmiş kaftan. Ne içeceğiz diye sorarsanız cevap açık: Sangria. Üzerine fazla düşünmenize gerek yok. Muhtemelen içtikten sonra evde de yapmak isteyeceksiniz, işin sırlarını sormaktan çekinmeyin. =)

Paella ise en az iki gün önceden sipariş vermek kaydıyla, sizlere özel olarak, hakiki Bomba pirinci ve gerçek safran kullanılarak hazırlanıyor, deneme şansına eriştiğimiz bol deniz mahsüllü olanı harikaydı ancak maalesef fotoğrafı mevzut değil.

Tatlı olarak un kullanılmadan, ağırlıklı olarak çiğ badem ile hazırlanan Tarta de Santiago, kötü bir çeviri ile Bademli Keklerine şans verilmeli, pişman olmayacağınız garanti. Maziden gelen Hola izlenimlerimiz işte böyle. Umarız yakında bu güzel restoran tekrar açılacak ve şaraplarımızı yudumlayarak harika tapaslarımızı yiyebileceğiz.

Exit mobile version