Zula

Zula’yı ünlü şefler Üryan Doğmuş ve Cihan Kıpçak’ın sokak lezzetleri sunacakları bir girişim olarak bellemiştim, dükkanı Harbiye’nin ara bir sokağında açtıklarını görünce de lezzetlerine güvendiklerini anladım. Çünkü ancak yaptıklarına güvenen bir mekan, insanlar beni arayıp bulsun, bunun için uğraşsınlar diye düşünürdü.

Tabii bu arada biraz araştırma yapınca gördüm ki mekanın iki ortağı daha var: Erdal Ardiş ve Abdi Akgül. Hatta ne zaman Zula’ya gitsem (4-5 kez gitmişimdir.) Erdal’ı mutfağın başında gördüm diyebilirim.

Bu arada mekan için Harbiye’nin ara sokağında dedim ama ulaşımı zor sayılmaz, yalnızca ana caddenin birkaç sokak paralelinde. Herhangi harita uygulamasına “Zula İstanbul” yazıp, yönlendirmeler ile rahatça bulmak mümkün. Ben genellikle Arye’yi de alıp, Nişantaşı üzerinden yürüyerek gidiyorum Zula’ya. Ve evet, burası #aagköpekdostu işletmelerden biri. Yaşasın hayvansever mekanlar!

Neyse, içeri girdik. Mekanda pek fazla oturacak alan yok. Sol taraf uzun bir bar masasına ayrılmış, sağda ise 3-4 kişilik birkaç tane masa daha mevcut. Bu noktada güzel bir odun sobası dikkat çekiyor. Görüntüsü bile insanın içini ısıtır. Tam karşıda açık mutfak var, ekip harıl harıl çalışıyor.

Zula’yı her ziyaretimde daha kalabalık gördüm. Damak zevkine düşkün insanların mekanın yerine önyargı ile yaklaşmadan gelmesi ve benimsemesi sevindirici. Bu model hepimiz için daha iyi, işlek olmayan bir noktadaki dükkan kiranın düşük tutulmasına ve en büyük maliyet kalemlerinden birinin azalmasına sebebiyet veriyor. Bu sayede satılan ürünlerin fiyatları makul tutulabiliyor.

Menü gayet sade, 3 farklı Burger, 2 çeşit Sosisli ve 1 çeşit Taco var.

Adana Taco ile başlayalım. Zula’yı ilk ziyaretimde denemiştim ve “Eh işte.” deyip geçmiştim. Bana hitap ettiğini söyleyemem. Ama kısaca anlatmak gerekirse, mısır unundan hazırlanan tacoların içine, yaklaşık 1 parmak boyunda Adana yerleştiriyor, ardından domates sos ve çeşitli yeşillikler ile süslenip, önünüze geliyor. Sosisliler ise biraz daha hoşuma gidiyor ama muhtemelen bunları da aramam. Yine de Zula’yı ilk kez denemeye giden biri, Frankfurter veya Hermosillo ikilisinden birini denemeli.

https://www.instagram.com/p/BdGEfkqBEjy/?taken-by=adimadimgurme

Hamburger kısmında şölen başlıyor başlıyor. Çok ama çok iyiler. Üç farklı ürün var, ikisi 100 gramlık ve üçüncüsü 200 gramlık az-orta pişmiş köfte/köfteler ile sunuluyor. Köfteler sulu ve lezzetli. Kullandıkları ekmeğin en güzel tarafı ise kendi üretimleri olması, ihtiyaca göre üretiliyor ve taze kalıyor. Akali’yi bilenler için oradaki ekmeklere benzediğini (Kıpçak effect) ama Zula’ya has dokunuşlara sahip olduğunu söyleyebilirim.

İlk burger Basic, köfte, cheddar, karamelize soğan, relish ve trüf mayonez ile hazırlanıyor. Fiyatı 15 TL. İkincisi ise aynı tarife bacon eklenip de yapılan Edizione ki bana göre mükemmelliğin tanımı bu bebek. Fiyatı 17 TL.

Hamburgerlerin ekmek/köfte oranı dengeli, biri diğerinin önüne geçmiyor. Sos kullanımı kıvamında, etin tadı sonuna kadar alınırken soslar da güzel bir yancı görevi üstleniyor. Burgerden bir ısırık alınca tatlı, tuzlu, ekşi, acı ve umaminin damaktaki birleşimi mükemmel. Her iki burger de güzel ama Edizione’nin yeri çok farklı, içindeki o çıtır bacon beni bitiriyor.

Ayrıca iki tane 100’er gramlık köfte ile B.I.G isimli farklı bir burger yapılıyor. Normal burger malzemelerine ek olarak kendi yaptıkları Jack Hardal sos ilave ediliyor. Ekmek boyutu değişmediği için köftenin baskın çıktığı bir ürün. Et tadını fazlasıyla sevenler deneyebilir. Yine de caaanım Edizione’nin eline su dökemez.

Hamburgerlerin içerisindeki soslar ile masalarda bulunan mayonez, ketçap vb. ürünler Zula’nın mutfak ekibi tarafından hazırlanıyor; dışarıdan paketli olarak alınmıyor. Bu nedenle yalnızca patates kızartmasını soslara banarak yemek bile keyif veriyor.

Tatlı söz konusu olunca tek seçenek San Sebastian Cheesecake olarak ülkemizde ünlenen Creamy Cheesecake. Zula yeni açıldığı zaman gidip tattığım örneği mükemmeldi, önceden bahsini geçirdiğim sobanın içerisindeki fırında pişmiş ve üzeri şahane bir şekilde kızarmıştı. 10/10 diyebilirim. Sonraki gidişimde yediğim maalesef zayıftı, Cheesecake pörsümüş ve lezzetini kaybetmişti. 5/10 olarak notlayabilirim. Tatlı konusunda standart oturmadığı için yenmese de olur ama canın çekerse dene tabii.

Zula’nın hoşuma gitmeyen yönüyse servis elemanlarının tavırları, müşteri ile mesafelerini iyi ayarlayamıyorlar. Genellikle sorduğum sorulara karşı garip tavırlar takınan ve iş bilmez garsonlarla muhatap olmak zorunda kaldım. Hatta kimi zaman “Amaaan, oranın servisinden memnun değilim. Gitmesem mi?” diye içimden geçiriyorum ama ortada Edizione gibi bir lezzet varken, o kadar da uzun boylu değil diyerek kendimi dizginliyorum. =)

Son olarak, mekanda alkol yok. Ama bana sorarsanız ilerleyen aylarda alkol ruhsatı almak için çalışmalar yapacaklardır. Menüdeki yemeklerle şöyle soğuk bir bira harika olur.

Toparlarsam, gerçek bir Zula deneyimi yaşamak için yapılması gereken tek şey Edizione ve patates kızartması söyleyip, keyif çatmak. Bu ikili mutluluğu arşa çıkaracaktır. Her türlü kefilim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir