Elvan Uysal Bottoni – Üzümler ve İnsanlar
Elvan Uysal Bottoni‘nin Üzümler ve İnsanlar‘ını bitirdiğimizde kafamızdaki imge şuydu: Sinema aşığı bir seyyah, İtalya’daki şaraphaneleri geziyor, şarapları yapanların bu işe olan aşklarını anlatıyor, onlar anlattıkça şaraplar canlanıyor, her biri ayrı bir karaktere bürünüyor ve artık onlara baktığınızda gördüğünüz, yalnızca bir şaraptan çok daha fazlası oluyor. Elvan Hanım’ın dili o kadar güzel ki kendinizi hemen kaptırıyorsunuz, beraber keyifli gezilere çıkıyor, şahane şaraplar tadıyor ve onlara hayat öpücüğü veren güzel insanlarla göz göze geliyorsunuz. Mesela bir üretici, “Üzüm ancak acı çektiğinde bütün varlığını ortaya koyan, kendini gösteren bir meyve” sözünü ediyor ki etkilenmemek mümkün değil.
Bazısı diyor ki ben şarabımı hemen içilsin diye yaparım, onu seven neden alıp yıllarca bekleyecek ki! Diğeri sözü alıyor, bu şaraptan keyif almak zordur, içmek isteyen onu saklayacak, emek verecek ve yıllar geçtikçe kazandığı zerafeti görüp bizlere teşekkür edecek! O anda, bağlarımızda organik tarım yapıyoruz, en ufak dozda bile tarım ilacı kullanmıyoruz diyen başka biri çıkıyor, öteki ise bambaşka, gerektiğinde ilaç kullanmak lazım, işimi şansa bırakamam, bizim coğrafya zordur, buradan ekmek yiyen çok, onlara karşı sorumluluğum var diyerek devam ediyor. Her türden insan var anlayacağınız, ama hepsinin ortak noktası şarabı seviyor, ona saygı duyuyor olmaları; ne yapıyorlarsa inandıkları için yapıyorlar, çıkarcı hesaplar yok yüreklerinde.
Kitabın sayfalarını çevirdikçe farklı farklı üreticiler ve onların şaraplarını tanımış, ülkenin dört bir yanını gezmiş oluyorsunuz. Barolo‘da Steve McQueen: Giuseppe Rinaldi bölümünde, şarap yapımcısının “Ne istiyorsun benden?” sorusuna verilen cevap belki de kitabın özeti: “Şarap yapan insanlarda yaptığı işe olan tutkunun verdiği marazi bir hal oluyor. Hayatı özel kılan takıntıları, tutkuları, şarap ve üzüm üzerinden anlatmak istiyorum…”.
Okumaya başladığımızda “Bütün İtalya’yı gezme şansımız olmaz, özellikle beğendiğimiz şaraphaneleri işaretleyelim, ileride oralara yolumuzu düşürürüz.” şiarıyla çıktık yola ama bir noktada dönüp baktık ki bütün şaraphaneleri gezilecek diye işaretlemişiz! Elvan Hanım’ın harikulade anlatımı mı yoksa İtalyanların şarap sevgisi mi buna sebep oldu bilemiyoruz, muhtemelen ikisi de.
Bu kitap yolculuk yapacaklar için başucu kaynağı, İtalya gezisine çıkacak her şarapseverin elinin altında mutlak suretle bulunmalı, şarap kültürüne ilgi duyan, üzümü, bağcılığı, tarımı, üreticilerin bakış açılarındaki farkı, felsefelerini öğrenmek isteyen de bu kitabı bit tabii edinmeli.
Son olarak Levon Bağış‘ın Obur köşesinde yaptığı ve bizim de katıldığımız eleştiriyi alıntılayalım: “Kitaba dair tek itirazım, arka kapaktaki “Üzümden şaraptan anlamam diyen kalmayacak” iddiası. Bu iddiayı bir kenara koyup İtalya’nın en keyifli bağlarında bir yolculuğa çıkmak istiyorsanız, kitabı edinmelisiniz.” Kitabımız ikinci baskıyı yapacak olursa belki bu tanıtım yazısı üzerine düşünmeli yayınevi, bir de önerimiz var, kitaba kesinlikle İtalyan Şarap Bölgelerini gösteren ve Elvan Hanım’ın gezi rotaları ile süslenmiş haritalar eklenmeli, hatta İtalya’yı gezeceklere takip edebilecekleri rotalar önerilmeli. Ülkemizdeki çorak şarap ikliminde, toprağı yeşillendirecek bu kitaba şans verilmeli, okuyup ilham almayı bilmeli.
Not: Bu arada Elvan Hanım’ın konuk olduğu ve bu bağlantıdan ulaşabileceğiniz Açık Radyo programını ilgisi olanlar dinlemeli.