Yedi Bilgeler Şarapçılık ve Şarap Oteli – 2

Damla Özay Uğurtaş, Mutfak Sanatları Akademisi’nde “Profesyonel Aşçılık ve İşletmecilik” üzerine aldığı eğitim sonrasında çeşitli restoran ve otellerde çalışmasının akabinde kendisini Yedi Bilgeler‘in mutfağının baş aşçısı olarak bulmuştu. Bize de konaklamamız boyunca onun harikulade yemeklerini tatma fırsatı doğmuştu.

İlk olarak genel yemek kalitesinden emin olmak için özel olmayan bir akşam yemeği yiyelim dedik. Safran ve karidesli risottoyu çok beğenirken, patlıcan ve isli çerkes peyniri ile yapılan risottoya bayıldık. Antre olarak sipariş ettiğimiz parmesan ve armutlu baklava ise bizi bizden aldı, hayran kaldık.

İlerleyen günlerde peynir tabağı söyleyip, bir şişe şarabı devirdik. Peynirler leziz ve kaliteliydi, ayrıca tabaktaki çeşitlilik yeterliydi.

Otelde geçirdiğimiz son geceyi özel bir yemeğe sakladık, şarap eşleşmeli iki ayrı tadım menüsünü büyük bir zevkle yemek için masamıza kurulduk.

Masamıza çeşnili zeytin ezmesi, kapari, limon, sarımsak ve künerden yapılan zeytin tapenade geldi. Buna ekmeklerimizi banarak açlığımızı biraz dizginledik. Ekmekler, kendi yapımları ve çok başarılı.

İlk yemekler mantar dolması ve parmesanlı enginar salata idi, eşleştirilen şarap Anaxagoras. Özellikle parmesanlı enginar, diri bir asiditeye sahip şarabımız ile çok güzel bir uyum sağladı.

İkinci tabaklarda avakado ve maskarpone ile servis edilen somon füme tartare ile portakal ve kereviz marineli ahtapot bulunuyordu, eşleştirilen şarap Lasos. Somon tartarenin tek bir lokması bile akıllarda kalırken, ahtapot ise bütün yemeğimiz boyunca zayıf bulduğumuz az sayıdaki öğünden biriydi. Ahtapot yemeğe adını vermesine rağmen lezzet olarak baskın değildi, kendisini hissettirmiyordu.

Üçüncü tabaklara baktığımızda, rokfor mousse ve kuruk erik ile kişniş soslu samosa börek karşıladı bizleri, eşleştirilen şarap Solon. Kişniş sosuna bayılsak bile gecenin yıldızlarından birinin o muazzam lezzetteki kuru erik olduğunu itiraf etmeliyiz; tadı damağımızda.

Dördüncü tabaklar, yaşanacak finale hazırlıktı, patlıcanlı hellim ızgara ile tulum peyniri ve mantarlı krep, şarap olarak Thales ile eşleştirilmişti. Patlıcanlı hellim ızgara ne vaad ediyorsa oydu, her malzemenin tadı ayrı ayrı alınıyor, malzemelerin birlikteliklerinin yarattığı ahenk yemeği bir üst seviyeye taşıyordu.

Ve beşinci tabaklarda, ana yemek olarak, kuru erikli kuzu incik patlıcan beğendi ile servis edilirken, diğer yemek levrek ızgara idi. Eşleştirilen şarap Bias. Muhtemelen en sevdiğim ilk üç yemekten biri olan beğendi mükemmeldi, kuru eriğin lokum gibi inciğe verdiği hafif tatlılık ortaya leziz bir yemek çıkarmıştı. Şarap ve bu yemeğin için uyumu, çok doğru bir eşleşmeye işaret ediyordu. Levrek ise diğer yemekler kadar öne çıkamasa bile standardın üstündeydi.

Tatlı olarak panna cotta ve lavanta brulee istedik. Gecenin bir diğer yıldızı varsa o da otelin bahçesinden toplanan lavantalar ile yapılan brulee idi, lezzeti unutulmadı, muhtemelen unutulmayacak da.

Yedi Bilgeler’deki konaklamamız boyunca bu kadar leziz yemekler yiyince, dışarıda başka bir yer denemeyi düşünmedik bile. Yemeklerin fiyatları gayet uygun, fiyatların yazılı olduğu menü örneğine Yedi Bilgeler’in sitesinden ulaşabilirsiniz. Yeni oluşturulan ve deneme şansına eriştiğimiz tadım menülerinin fiyatı 100 TL civarında.

Şahsen teşekkür etme fırsatı bulamadığımız Damla Hanım’a ve ekibine, bize bu kadar leziz yemekler yedirdiği için buradan teşekkürlerimizi ve en iyi dileklerimizi sunuyor, herkese Yedi Bilgeler’in mutfağını deneyimlemeyi öneriyoruz.