Sommeliers’ Selection 2017
Gustobar tarafından düzenlenen ve Nişantaşı’ndaki St. Regis‘te gerçekleşen Sommeliers’ Selection, son dönemlerde ülkemizde şarap adına yapılan en önemli etkinliklerinden biriydi. İkisi de Master Sommelier unvanına sahip, gurur kaynağımız İsa Bal ile Ronan Sayburn‘un en beğendikleri şarapların değerlendirmelerini paylaştıkları Masterclasslar ise etkinliğin zirvesi olarak öne çıktı. Sommeliers’ Selection’da üzüm bazlı olarak dizilen 179 şarap tadıma açılmıştı. Masterclass’ta değerlendirilecek olanları seçmek için bu şaraplar arasından 74’ü ayrıldı ve İsa ile Ronan’a tatmaları için sunuldu. Neticede, üstatlarımızın 10 şarap seçmeleri gerekiyordu ancak sayıyı 10’a indirmenin haksızlık olacağını düşünüp, nihayetinde 13 şarap üzerinde karar kıldılar. Bu şarapların listesini aşağıda görebilirsiniz.
1) Kocabağ – K, Emir, 2015
2) Vinoluş – Narince, 2015
3) Chamlija – Chardonnay 2014
4) Champalou – Les Fondraux, Chenin Blanc, 2015
5) Kavaklıdere – Prestige, Kalecik Karası, 2011
6) Edrine – Papazkarası, 2016
7) Suvla – Reserve, Karasakız, 2014
8) LA – Mon Reve, Marselan, 2014
9) Doluca – Tuğra, Öküzgözü, 2014
10) Likya – Acıkara, 2014
11) Barbare – Ambiance, Syrah-Grenache-Mourvedre, 2012
12) Karnas – Shiraz, 2015
13) Yazgan – Vodina, Cabernet Sauvignon-Syrah-Merlot, 2013
Gustobar bir güzellik yaptı ve Masterclass’ların tamamını kaydedip, internete yükledi. Bizler bu etkinliklere katılmamıza rağmen görüntüleri izledik ve şaraplar hakkındaki değerlendirmelerin önemli gördüğümüz kısımlarını derledik. Yazının devamında görebilirsiniz. Bu yazıdan ve görüntülerden faydalanmanızın en iyi yolu listede yer alan şarapları (rekolte farkları olabilir, sorun değil.) alın, önce oturup kendi kendinize tadın ve şarap hakkındaki düşüncelerinizi bir yerlere notlar edin. Sonra görüntüleri izleyin, İsa Bal ve Ronan Sayburn’un neler dediğine bakın. Bakalım notlarınız, onların dedikleri ile kesişecek mi? Aynı şekilde mi düşünmüşsünüz yoksa farklı değerlendirmelerde mi bulunmuşsunuz? Eğer ortada farklı değerlendirmeler varsa ki olabilir, bunlar hangi düşüncelere dayanarak temellendirilmiş?
1. Gün
2. Gün
Kocabağ – K, Emir, 2015
Ronan, bu beyaz için üzümün karakterini yansıtan, yalın ve sade bir örnek diyor. İsa ve Ronan, şarabın temiz ve iyi işlendiği konusunda hemfikirler. Asidite ve mineralitenin birlikteliği ilginç bir şarap ortaya çıkartmış. Ayrıca bu şarabın taze istiridye ile beraber yudumlanması gerektiğini dile getiren Ronan, Emir’in Albarinho’yu anımsattığını belirtiyor ki katılmamak mümkün değil. Basit ve hafif yemekler için Kocabağ’ın Emir’i biçilmiş kaftan.
Vinoluş – Narince, 2015
Ronan çok beğendiğini belirttiği bu şarap bir eleştiri getiriyor, “Şeffaf bir şişe kullanmak doğru değil, içindeki sıvı ışıktan etkilenebilir. Işık geçirmeyecek koyu bir şişe tercih edilirse daha iyi olurdu.”, böyle detayları vurgulamak önemli. Üzümlerimizi iyi tanıyan İsa Bal, bildiğimiz Narince karakterinin çok daha ötesinde, ilginç bir şarap olduğunu belirtiyor. Hatta bunun üzerine üreticisi Oluş Hanım’a başka bir üzümle kupaj yapıp yapmadığı soruluyor ve şarabın %100 Narince olduğu bilgisi alınıyor. Yalnızca 600 şişe üretilen bu beyaz şarabın bitişinin uzun olması deneyenleri etkiliyor. Ayrıca İsa, esprili bir şekilde Narince’nin yapraklarının sarma yapımında kullanılması nedeniyle, yerel üzümümüzün zor zamanlar geçirdiğini gülerek vurguluyor. Son kertede ise Ronan, denedikleri arasında en çok bu şarabı beğendiğini söylüyor. İsa ise çok ama çok dengeli bir şarap, bu şarap için anahtar kelime denge diyerek Ronan’ı destekliyor.
Chamlija – Chardonnay 2014
Bu beyaz özelinde meşe fıçının doğru kullanımının fark yarattığı vurgulanıyor ve bu konu katiyen kısaca geçilmiyor. Meşe fıçının kararında kullanımı ve meyveyi gölgelememesi tekrar tekrar övülüypor. Redüktif stilde yapılan şarabımız, Ronan tarafından Pouilly-Fumé bölgesinin beyazlarına benzetiliyor. Ayrıca Ronan, tatlı bir benzetme daha yapıyor: “Güzel kadında hafif makyaj meşe fıçının doğru kullanımını ifade eder. Ancak siz makyajı fazla kaçırır ve güzelliği bozarsanız hata edersiniz.” Chamlija’nın Chardonnay bağı, zorlu bir coğrafyada yer alıyor. Don vb. tehlikelere açık. Yani doğa acımasız davrandığı takdirde üzümleri bir anda kaybedebilirsiniz. Buna karşılık, böyle bir teruarda çalışıldığı için üzümler üstün bir lezzet ve potansiyel kazanıyor. Prensip basit, risk arttıkça, getiri de artar. Son olarak İsa Bal, bu şarabın levrek veya hafif bir salata ile müthiş uyum sağlayacağını düşündüğünü söylüyor.
Champalou – Les Fondraux, Chenin Blanc, 2015
İsa ve Ronan’a göre bu şarabın en dikkat çekici yanı içindeki artık şeker miktarının bir tık yüksek oluşu. Bu tercihin, yemek eşleşmesi yapacakken elinizi kuvvetlendirdiğinden dem vuruyorlar. Belki her gün içilecek bir şarap değil ancak farklılığı nedeniyle kavınızda yer alması hiç de fena olmaz. Baharatlı yemekler veya kuvvetli peynirler yanında servis edilebileceği belirtiliyor. Bu şarabın stilindeki farklılık, tadımdaki diğer şarapların hiçbiriyle benzeşmemesinden ileri geliyor. Şaraptaki hafif tatlılığı sevdiğini belirten Ronan, özellikle asiditesinin yüksek olması önemli diyor ve o asit, damağınızdaki şekeri temizleyip şarabı dengeye kavuşturuyor diye ekliyor.
Kavaklıdere – Prestige, Kalecik Karası, 2011
Üstatlar, pek çok Kalecik Karası denediklerini ancak bu ürünün damaklarında fark yaratıp öne çıktığını ifade ediyorlar. Seçimlerinde şarabın yumuşak tanenleri, asiditesi ve tam içim zamanında olması belirleyici olmuş. Meşe fıçının kararında kullanılması ve kırmızı meyvenin öne çıkması da etkili olan diğer önemli unsurlar. Ronan, bu şaraptan hareketle dünyanın Beaujolais tarzına yakın şarapları daha çok tercih etmeye başladığını, eğilimin bu yönde olduğunu belirtiyor. İsa Bal ise Kalecik Karası yetiştirmenin zorluklarına vurgu yaparak; dikkat edilmezse hızlıca olgunlaşacağını, alkol oranının yükseleceğini ve beklenen karakteri yansıtmayacağını dile getiriyor.
Edrine – Papazkarası, 2016
İsa Bal, Papazkarası’nın yeni yeni tek üzüm olarak işlenmeye başladığını söyledikten sonra bu şarap için temiz ve yalın, üzümün karakterini yansıtan bir örnek yorumunu yapıyor. Meyvemsiliğinin çok iyi olduğundan ve ferahlatıcı asiditesinin ön plana çıktığından dem vuruluyor. Fiyatına kıyasla gayet başarılı bulunan ve keyif veren bu şarabın en iyi eşlikçisinin ise şarküteri tabakları olduğu belirtiliyor.
Suvla – Reserve, Karasakız, 2014
Karasakız’ın asiditesinin onu çoğu kırmızıdan farklılaştıracak hatta şaraba yeni bir boyut ekleyecek seviyede yüksek olduğundan bahsediliyor. Ronan, bu şarabı hafif bir Sangiovese’ye benzetmesinin yanı sıra her türlü yemekle çok iyi uyum sağlayacağını söylüyor ve özellikle ağzı sulandıran asiditenin hoşuna gittiğini sözlerine ekliyor.
LA – Mon Reve, Marselan, 2014
Ronan’a, diğer üzümlerin çaprazlaması ile ortaya çıkan Marselan ile ülkemizde karşılaşması şaşırtıcı gelmiş. Güzelce olgunlaşmış üzümlerden yapıldığını damakta belli eden ve çiçeksi notalar taşıyan bu kırmızının burnunun da çekici olduğu yorumu yapılıyor. Son kertede, sağlam tanenleri meyvemsiliğin desteklediği iyi bir kırmızı olduğu ifade ediliyor.
Doluca – Tuğra Öküzgözü, 2014
İsa Bal, Öküzgözü’nü işlemeyi son zamanlarda iyice öğrendiğimizi belirtmesinin ardından bu üzümde farklı tarzların ortaya çıktığını ve insanın kendi hoşuna giden tarzı bulması gerektiğini belirtiyor. Rakıda nasıl herkesin belirli bir marka ve tür tercihi varsa Öküzgözü için de aynısının geçerliği olduğunu dile getiriyor. Uzmanlar, bu şarap özelinde konuşmak gerekirse meyvemsiliğini, zenginliğini ve çok boyutlu yapısını beğendiklerini söylüyor; bu durumun iyice olgunlaşmış üzümler sayesinde ortaya çıktığını ifade ediyorlar. Deniliz’den gelen üzümlerin hayat verdiği Tuğra Öküzgözü’ndeki meçe fıçının kıvamında kullanımı beğeniliyor. Ronan ve İsa, bu öküzgözü örneğinin keyif veren bir şarap olduğunu düşünüyorlar.
Likya – Acıkara, 2014
İsa Bal, ilk rekoltesinden beri takip ettiği Acıkara’nın bu seviyeye gelmesinden çok memnun olduğunu belirtiyor ve üzümü yok olmaktan kurtaran Likya’ya teşekkür ediyor. Bal’a göre kolay bir şarap değil; içerken özen göstermeli ve kendinizi vermelisiniz. Rengi fazlasıyla yoğun, buna rağmen asiditesi çok iyi. İsa Bal, kırmızımızın Elmalı gibi ilginç bir teruardan geldiğini belli eden özellikleri olduğunu söylüyor ve tanenler kuru değil, güçlü ama kuru değil diyerek sözlerine devam ediyor. Bu şarabın yanında yemeğe ihtiyaç duyduğu konusunda hemen herkesin düşüncesi ortak, şöyle güzel bir kırmızı et ile yudumlandığında büyük keyif vereceği aşikar.
Barbare – Ambiance, Syrah-Grenache-Mourvedre, 2012
Klasik bir Châteauneuf-du-Pape kupajı. Ronan denediği şaraplar arasında garip ve anlam veremediği kupajlar olduğunu belirtip, bu şarap üzerinden giderek harmanlamanın nasıl yapılması gerektiğini anlatıyor. Ronan, sıcak iklimde Grenache %16 civarında yüksek alkol oranlarına çıkar, tanenlerinin kuvveti ise yetersiz kalır dedikten sonra tam da bu nedenle Syrah ile kupajlanır ki tanenler daha kuvvetli hale gelsin ve alkol oranı gerilesin diye ekliyor. Ayrıca Syrah’ta kara biber, Grenache’ta beyaz biber vardır ve bu ikisinin birleşimi aromaları zenginleştirir, Mourdevre ise şaraba rustik bir karakter katar diyerek devam ediyor. Hem İsa hem de Ronan, bu şarabı kör tatsak rahatlıkla başarılı bir Châteauneuf-du-Pape kupajı der ve hiçbir üzüm baskın değil, ortada harmana has bir karakter var yorumu yapardık diyorlar. Barbare, bunları dedirtecek bir şarap yaptığı için başarılı.
Karnas – Shiraz, 2015
İsa Bal bu şarabı ilk kez içtiğini ve üreticimizle yeni tanıştığını belirtti. Karnas gerçekten de şarap dünyamız için yeni bir isim. Bodrum merkezliler, kendilerini ziyaret edip, izlenimlerimizi kaleme aldığımız yazımızı okuyarak daha çok bilgi edinebilirsiniz. Meyve ve tanen dengesinin iyi kurulduğu şarabın derinliğinde yeşil tonlar hissedilse bile bunun olgunlaşmayla ilgisi olmadığı, üzümün karakterinden geldiği vurgulandı. Syrah, denize yakın ve sıcak iklimlerde yetiştirildiğinde hem üzüm güzel olgunlaşıyor hem de denizden gelen serin rüzgarlar gereken asiditeyi sağlıyor dediler ki aslında bu anlatılanlar Karnas’ın bulunduğu iklim kuşağını çok iyi bir şekilde tanımlıyor. Bu şarabın fıçıya girmiş olmasına rağmen meşeyi hissettirmediği, meyvenin ön planda olduğu da vurgulanıyor.
Yazgan – Vodina, Cabernet Sauvignon-Syrah-Merlot, 2013
Bu şarap için, her şeyiyle düzgün bir kımızı, asiditesi, taneni, meşe kullanımı ve meyvemsiliği yerinde deniliyor. İç dengesinin sağlandığı belirtiliyor. İsa ve Ronan, ülkemizde bu türde yapılmaya çalışılan çok şarap olduğunu ancak kimisinin fazlaca olgunlaşmış üzümler ile üretildiğini ve reçelimsi, zor içimli bir karaktere büründüğünü, bazısında meşenin fazla kullanıldığını ve meyvenin gölgelendiğini, kiminde ise üzümler yeterince olgunlaşmadan toplandığı için rahatsız edici yeşil tonlar hissedildiğini ifade ediyorlar. Ancak bu şarap için tekrardan vurguluyor ki her şey dengede ve yerli yerinde. Bu arada Cabernet Sauvignon’un ılık iklim sevmediği, böyle bir bölgede yetiştirildiğinde yeşil kalacağı ve zevk vermeyeceğini belirtildikten sonra İsa Bal ve Ronan Sayburn tadımdaki Cabernet Sauvignon’ların hiçbirinin istedikleri gibi çıkmadığını belirtiyorlar.
Genel olarak cevapların ve değerlendirmelerin vardığı nokta ise şarap dünyamızın beklentisinin, daha içilebilir, bir kadeh içtikçe yenisini isteyeceğiniz, gerekirse tek başınıza bir şişeyi rahatlıkla bitirebileceğiniz hafif, güzel ve meyvemsi şaraplara ihtiyaç duyduğu yönünde. Bunun için de bağ yönetimi, üzümü doğru ve isteğinize uygun şekilde olgunlaştırmak önem arz ediyor. Tabii şarap yapımcısı da bu meyveyi alıp, karakterini koruyarak şaraba çevirmeli, fazla müdahale etmemeli.
Karasakızı sıralamada görünce sevindim doğrusu, beğenerek tükettiğim, fiyat açısından da uygun bulduğum bir ürün doğrusu, Suvla’nın şaraplarını deneme fırsatı buldum, listeye giren diğer şarapları da not aldım. Teşekkürler Adımadımgurme.
Karasakız kesinlikle şahane bir şarap, Çamlıbağ’ın Kuntra’sını da deneyin o zaman. (Kuntra ile Karasakız aynı üzüm.) Ayrıca Suvla’nın Kınalı Yapıncak’ının 2016 rekoltesi şahane, aklımıza gelmişken söyleyelim. =) Asıl Gustobar’a teşekkür edelim, böyle güzel bir etkinlik gerçekleştirdikleri için.