Ambrosia
Geçenlerde Kayra’nın yeni şarabı Ambrosia‘nın tanıtıldığı bir yemeğe katıldık. Şarap tadıldı ve etkinlik sona erdi. Ama içimiz kıpır kıpırdı, heyecanımızı mutlaka paylaşmalıydık. İlkin bir Instagram gönderisi ile bunu yapmak istesek de yazdıkça uzadı, uzadıkça en iyisi bunu sitede yayımlayalım dedik.
Uzun yıllardır bu ülkenin şaraplarıyla haşır neşir olduktan sonra artık insan ister istemez çoğuna aşina oluyor. İthal şarabın pek fazla olmadığı ülkemizde, yurt dışı seyahatlerininin kısıtlandığı bir zaman aralığına düşünce de artık o aşinalık, yer yer sıkıcılığa dönüşüyor. Aynı üzümlerle ve benzer tekniklerle yapılan şarapları içmek için bir heyecan duymuyoruz. İçsek bile var olan benzer örneklerinden pek fazla farklılaşmayan şaraplar hafızamızdan hemen siliniyor.
Biz gastronomik hayatımızın bir köşesinde her daim heyecan olsun istiyoruz. İşte Ambrosia son zamanların en heyecan verici şaraplarından bir tanesi. İtalyanların Amarone’lerine Elazığ’dan bir selam gönderisi…
Ambrosia, Kayra’nın “Experimental Series” adı altında şişelenen ikinci şarabı. İlki 2019 rekolteli olarak piyasaya sürülen Kayra Experimental Series Old Vine Sémillon idi. Hatta bakın bu seri yaratıldığında ne demişiz: ‘”Experimental Series”, serbest bir çeviri ile “Deneysel İşler” olarak dilimize aktarılabilir. Yani tabiri caizse burası şarap yapımcılarının oyun alanı. İleride bu seri altında özgün ve ilginç, çeşitli şaraplarla karşılaşacağız.’
Firmanın şarap yapımcılarına böyle bir oyun alanı tanıması, onlara hayallerini hayata geçirmek için bir alan açması mühim. Bu hem ekibin kendini geliştirmesi için önemli, hem de onların iş tatmini yaşayarak mutlu olmalarını sağlıyor. Bize göre de mutlu çalışan iyi şarap yapıyor. Şirketin genel müdürü Levent Kömür ise böyle denemeler yaparak kendilerinden sonraki kuşakların bu işlere bakarak ilham almalarını, gurur duymalarını istediğini belirtiyor. Bize göre de Murat Üner, Özge Kaymaz ve Emre Ademoğlu şahane işler yapıyorlar.
Buradan sonra sözü alan, Kayra’nın şarap üretim sorumlusu Murat Üner, “Önemli bir miras aldık ve o mirası yaşatmaya çalışıyoruz.” diyerek söze başlıyor. Buradaki miras lafının kritik bileşenlerinden ikisinin Öküzgözü ve Boğazkere olduğunu unutmayalım. Kayra, özellikle Öküzgözü üzerine fazlasıyla eğiliyor; onun potansiyelini, neler yapabileceğini keşfetmek için elinden geleni yapıyor. Dönelim Murat’a, Ambrosia’yı yapmak için bugüne kadar iki başarısız deneme yaptıklarını, üçüncü denemede ise muratlarına erdiklerini belirtiyor. (Bu kısımdaki kelime oyunu nedeniyle acaba zirvede bıraksak mı diye düşünmedik değil…)
Olay kısaca şöyle, Kayra ekibi, Alpagut bağlarındaki kimi Öküzgözü üzümlerini kurutarak, bu kuruyan üzümlerden tatlı olmayan, sek bir şarap yapmak istiyorlar. Önceden de bahsettiğimiz gibi, üzümleri hasırlarda kuruttukları ve farklı teknikler uyguladıkları birkaç başarısız denemenin ardından hedefe ulaşılıyor ve tanrıların içeceği Ambrosia adını alan bu eşsiz şarap kadehlerimizdeki yerini alıyor.
Başarı sağlayan yöntemin adı “Appassimento“. Kısaca anlatmak gerekirse üzümlerin asma ile bağlantısını sağlayan iletim dalı kırılıyor. Aslında hasat yapılıyor ama üzümler toplanmıyor, dalda kuruması için bırakılıyor. Kısacası, üzüm artık asmanın bir parçası değil, yalnızca onun üzerine kuruması için “asılmış” bir meyve. Yaklaşık bir ay sonra üzümler istenen kuruluğa geldikten sonra toplanıyor ve şaraba dönüştürülüyor. Hatta bu aşamada kuruyan üzüm sapları da kullanılıyor ki bu saplardan güzel baharat aromaları şaraba geçiyor. Buraya küçük bir not düşmek isteriz, bu şarabı üretmek için bağların ikinci parselinde bulunan ilk 50 sıradaki bütün üzümler kurumaya bırakılmış. Normal şartlarda bu üzümlerden şarap yapılsa yaklaşık 10 bin şişelik bir üretim yapılabilecekken Ambrosia’dan ancak 1.068 şişe üretilebilmiş. Son olarak, 17 ay boyunca eski meçe fıçılarda bekletilen Ambrosia şişelenmeye hazır hale geliyor. Şarapta meşe etkisi yok denecek kadar az, bunu “Biz bağdan, bağı esas alarak bir şey yapıyoruz. Fıçının öne çıkmasını istemiyoruz.” diyerek açıklıyorlar.
Ortaya çıkan 2019 rekolteli şarap %16,4 alkol oranına sahip olmasına rağmen bunu hissettirmeyen, yoğun olmasına karşılık içimi akıcı, ferahlatıcı, meyvenin damakta güzelce duyumsandığı ve tatlı baharat tonlarının bu aromalara eşlik ettiği derinlikli bir kırmızı şarap. Bu şarap İtalyanların Amarone stiline saygısını sunsa da Öküzgözü’nün kendi karakterini yansıttığı, bu nedenle bu toprakların, bu teruarın bir ifadesi. Bunu gönül rahatlığıyla belirtebiliriz. Bu şarabı içtiğiniz an ilkin yalnızca ona odaklanmalısınız, bir yudum alıp damağınızda gezdirmeli, yutkunduktan sonra şöyle gözlerinizi kapatıp üzerine düşünmelisiniz. Arkasındaki emek büyük.