Tiflis ve “Zero Compromise” Doğal Şarap Festivali
Ne zamandır yurt dışına çıkmıyoruz, şöyle rahat bir gezi ayarlayalım, ucundan kıyısından şaraba da dokunalım diyerek Tiflis‘e bilet aldık. Ardından araştırmalar başladı, oralara giden eş dost yoklandı. İşte bu yoklamaların birinde sevgili Can kardeşimiz tam da bizim gittiğimiz dönemde “Zero Compromise” Doğal Şarap Festivali‘nin düzenleneceğini söylemesin mi? Bu bizler için harikulade bir tesadüf oldu, hemencecik biletimizi aldık. Bugüne kadar hep tek gün olarak düzenlenen festival, ilk kez bizim de iştirak ettiğimiz 2023 yılında yapılanında iki güne çıkartılmış. Çünkü festivale katılan doğal şarap üreticilerinin sayısı hayli artış göstermiş.
Festivale katılacak olmamız kafamızdaki Tiflis planını dönüştürdü, normalde çokça şarap barına gidip, farklı şarapları denemeyi düşünüyorduk ancak festivalde bolca şarap tadacağımız için gezeceğimiz ve göreceğimiz yerler başka kıstaslara göre şekillendi. Festival öncesi yalnızca birkaç tane şarap barına gittik. ღvino Underground bunlardan biriydi. Burada mekanın sahiplerinden sevgili Nino’ya Borçka’da Mesashuna markası ile şarap üreten Safiyeciğimizin selamını ilettikten sonra birkaç şarap tattık. Nino çok tatlı biri, babası ise ülkenin önde gelen şarap yapımcılarından Archil Guniava. Müzikler ve ortam pek güzel. Nino ile sohbet ilerleyince “Bugün Andrias Gvino’nın şaraplarının tadımı vardı, elimizde pek çok açılmış şarabı var, ben size onları vereyim de deneyin.” dedi. Bir anda masamız altı yedi şişeyle doldu; hepsi Gürcistan’ın yerel üzümlerinden yapılma şaraplardı. Bu şarapları denedik, üzerilerine konuştuk ve şahane zaman geçirdik. Tabii şarapları tadarken paylaşım yapmayı da ihmal etmedik, bunun üzerine Andrias Gvino‘nun şu anki sahibi George Wolski bizlere Instagram’dan yazıp teşekkür etti; festivale geldiğimizi söyleyince de benim yanıma mutlaka uğrayın, tanışalım dedi. Görüyorsunuz, nereden nereye… Kısacası, Tiflis’e giderseniz ღvino Underground mutlaka uğramanız gereken mekanlardan.
Festivale ilişkin gözlemlerimize geçmeden önce Tiflis’teki bir diğer favori mekanımız olan 8.000 Vintages‘tan bahsetmek isteriz. Revaz Tabukashvili sokağı, 27 numaradaki şubesine gittik ve konsepte bayıldık. Hayalimizdeki şarap barını yapmışlar. Mekana girer girmez o güne özel açık olan şarapları ücretsiz bir şekilde deneyebiliyorsunuz. Masaya geçerseniz-mutlaka rezervasyonunuzun olması lazım- de Wine Emotion‘dan servis edilen şaraplardan kendi kendinize alabiliyorsunuz. Bunun yanı sıra kadeh olarak servis edilen pek çok şarap var. Tabii her yer şişe dolu, ister alıp yanınızda götürün, ister alıp masanızda için. Bir de farklı konseptte hazırladıkları soğuk şarküteri tabakları var ki her biri nefis. Sıcak mutfağın bulunmadığı 8.000 Vintages, ortamı ve çalışanları ile gönlümüzü kazandı.
Gelelim 5-6 Mayıs’a denk gelen cuma ve cumartesi günleri Tiflis’te Natural Wine Association tarafından düzenlenen “Zero Compromise” Doğal Şarap Festivali’ne… Festivale girmeden önce en hayret ettiğimiz konu, bayağı bir pahalıya kadeh satmaları oldu. İçeride kadeh olmadığını, kendi kadehimizi getirmedi isek kapıdan almamız gerektiğini söylediler. O kadehleri lanet ede ede aldık, aldığımız için bari İstanbul’a bizimle gelsinler dedik ama ikisi de yolculuğa dayanamadı ve kırıldı. Siz siz olun, ilerleyen yıllarda bu festivale giderseniz kadehinizi yanınızda götürün.
Festival alanına girdiğimizde üreticilerin bölge bölge ayrıldığını gördük. Sizler için aşağıya Gürcistan’ın şarap bölgeleri ile o bölgelerin önde gelen üzüm çeşitlerini gösteren bir harita bırakıyoruz.
Alanda,
- Guria‘dan 6,
- Samegrelo‘dan 1,
- Imereti‘den 16,
- Samtskhe-Javakheti‘den 1,
- Kakheti‘den 56,
- Lechkhumi‘den 3,
- Racha‘dan 5,
- Kvemo Kartli‘den 5,
- Shida Kartli’den 6,
- Mtskheta-Mtianeti‘den 1
şarap üreticisi bulunuyordu. Ortam, bizler gibi doğal şarabın otantik bir içecek olduğu, zor bulunduğu, yeterince örneğine ulaşılamadığı coğrafyadan gelen bir çift için cennet gibiydi. O kadar çok üretici ve şarap vardı ki… İçerisi böylesine zengin olunca kendimize bir strateji belirleyelim dedik. Bölgeler üzerinden, üzümler üzerinden veyahut da ilkin beyaz, ardından turuncu ve sonrasında kırmızı şarapları tadabiliriz diye düşündük. Sonuçta dağıldık, belirli bir strateji ile ilerleyemedik. Ancak başardığımız bir şey vardı, alandaki bütün Pét-Nat‘ları tattık! Pét-Nat işi Gürcistan’da çok gelişkin, farklı üzümlerden değişik tarzlarda pek çok köpüklü şarap üretiyorlar. Etkinlikte denediklerimizin çoğu bizi yakalamadı ancak bir üreticinin bütün Pét-Nat’larına bayıldık; zaten bir tanesini satın da aldık. Etkinliğin bir diğer güzel yönü buydu, beğendiğiniz şarabı hemen o an üreticiden satın alma imkanınız bulunuyordu.
Bu arada alanda gezerken “Natural Wine for the People: What It Is, Where to Find It, How to Love It” ve “For the Love of Wine: My Odyssey Through the World’s Most Ancient Wine Culture” gibi şahane kitapların yazarı Alice Feiring‘i gördük. Çıtı pıtı, tatlı mı tatlı bir hanımefendi. Yanına gidip fotoğraf çekilsek mi diye düşünmedik değil ama çekindik. Haha. Keşke kitaplarından biri yanımızda olsaydı da imzasını alsaydık diye iç geçirmekle yetindik.
Dönelim doğal şarap mevzusuna, bu konuda yeterince okuma yapmadığımız ve şarap tatmadığımız için fazla ahkam kesmek istemiyoruz ama bizi rahatsız eden bazı konular var. Doğal şarapların, layıkıyla yapıldıklarında, çoğu şahsiyetli, gerçekten de teruarlarını yansıtıyorlar. Bağcının, üreticinin emeğini içerken hissediyorsunuz. Bunu festivaldeki şarapları tadınca daha iyi anladık. Öyle harikulade ve bizi kalbimizden vuran örnekler içtik ki… Bayıldık. Ancak bu şarapların herhangi biri yalnızca “ben doğal şarabım”, “minimum ekleme veya çıkarma yapılarak üretildim”, “bana kükürt eklenmedi” gibi sözlerle kendini tanıtmıyordu, her biri aromatik zenginliğe sahip, kaliteli bir meyvenin, yani üzümün şaraba dönüşmüş halleriydi. Zaten olması gereken üzümü ve aromatik zenginliği, bunların birlikteliğinden gelen o şahsiyeti konuşmak. Her halükarda lezzet ön planda olmalı, başka bir şey değil. Sadece yapım tekniği ön plana çıkınca şarabın ruhu eksik kalıyor.
Keza hatalı üretilmiş, istenmeyen kokular veya lezzetler barındıran şarapların yalnızca “doğal” olduğu için kabul edilebilir olarak addedilmesi de garip geliyor. Tabii burada karşıt bir görüş olarak hangi koku veya lezzet, kime göre veya neye göre istenmeyen olarak etiketlenebilir, bunun kararını kim verecek sorusu akla geliyor. Hak vereceğimiz bir soru. O nedenle bize göre hatalı olan şarapların beğenilmesini de makul karşılıyoruz. Ama bu hatalar bilerek mi yapılıyor yoksa özensiz bir üretim aşamasından mı ileri geliyor, bunu merak ediyoruz. Bu kısım doğal şarap üzerine beyin jimnastiği oldu. Dediğimiz gibi ahkam kesmek istemiyoruz, böyle bir yetkinliğimiz yok. Doğruyu veya yanlışı da aramıyoruz; zaten “doğru” veya “yanlış” belki de yok, o nedenle böyle bir arayış beyhude. Sadece kendimize sorular soruyor, meşrebimizce cevap veriyoruz. Düşüncelerin birbirini takip ederek bizleri nereye götüreceğine bakıyoruz.
Festivale gelirsek, burada tattığımız doğal şaraplar, genel itibarıyla bize yeni şaraplar keşfetmeyi, yeniliklerin peşinden gitmeyi ne kadar sevdiğimizi hatırlattı. İçinde bulunduğumuz kısır döngüden bizleri çıkarttı. Gerçek manada burada mükemmel şaraplar içtik. Bugüne kadar az sayıda doğal şarap içtiğimize hayıflandık çünkü spektrumun bu denli geniş olduğunu anlamamışız. Mesela turuncu şaraplar söz konusu olduğunda kabuk temasının kısa tutulduğu, taneni hafif, aromatik yapısı zengin ve meyvemsi çeşitlerin daha çok hoşumuza gittiğini fark ettik. Kimilerinin damaktaki zarafeti ve şahsiyeti bizleri öyle heyecanlandırdı ki şarapları tadar tatmaz aramızda hararetli ve heyecanlı konuşmalar başladı. İçimiz içimize sığmıyor, gözlerimizden kalpler çıkıyordu.
Turuncu şaraplarda ağırlıklı olarak Rkatsiteli kullansalar da bizi en az yakalayan bu üzüm türü oldu. Genel itibarıyla favori amber/turuncu şaraplarımız Mtsvane ve Tsitska‘dan yapılanlar idi. Tabii Gürcistan deyince akla hemen turuncu şaraplar geliyor ancak Qvevri‘de yapılmalarına rağmen kabuk teması bulunmayan, bu nedenle beyaz olarak etiketlenen çok güzel şaraplar da içtik. Bu tür bir şey denemek isterseniz mutlaka Makaridze isimli üreticinin şaraplarına göz atın.
Kırmızı şarap tarafına bakarsak en çok kullanılan üzüm olarak Saperavi‘yi görüyoruz. Saperavi, alkolü, asiditesi ve taneni yüksek, genel itibarıyla gövdeli, güçlü ve ağzı buran, tanenli şaraplar veriyor. Bu anlattığımız şekliyle Saperavi’yi içilebilir hale getirmenin hiç de kolay olmadığını anlamışsınızdır. Ancak bu üzüme hükmedip, saydığımız unsurlar arasında harmonik bir denge kurulduğunda ortaya özel şaraplar çıkacağı aşikar. İçtiğimiz Saperavi’lere baktığımızda çoğundaki damağımıza uymayan yön tanen yönetimiydi. Kimi şarapların taneni öyle zorlayıcı ve damağı sertçe buruşturan cinstendi ki bir yudum aldıktan sonra ikinciyi alasımız gelmiyordu. Ancak taneni başarılı yöneten, onu yumuşatanlar kesinlikle zevkli içim sunuyordu. Bu Saperavi’lerden birkaçını aldık, aklımızın bir kısmı da alamadıklarımızda kaldı. Ayrıca Saperavi’nin en büyük özelliklerden biri çok iyi yıllanması. İçtiğimiz kimi Saperavi’leri tadar tatmaz, bu şarap beş, on yıl sonra ne hale gelecek diye hayal etmeden duramadık.
Gürcistan şarapları söz konusu olunca fiyat konusunu da konuşmak gerek. Bizim bu festivalden aldığımız şarapların çoğunun fiyatı 25-35 Lari arasında değişiyordu. (Bizim ziyaretimiz sırasında 1 Lari, yaklaşık 8 TL’ye denk geliyordu.) Pét-Nat’lar biraz daha pahalıydı, fiyatları 40 Lari civarında geziyordu. Bu fiyatlar festivale özel ve indirimliydi; şarap butiklerinde benzer şarapların %30 ila %35 daha pahalıya satıldığını gördük. Her halükarda bu fiyatlar ziyadesiyle makul! Bayılarak aldığımız bütün bu şahsiyetli ve özel şaraplar için gerçek manada kabul edilebilir fiyatlar ödedik. Bu da Gürcü şaraplarının bir diğer olumlu tarafı.
Bizlerin Tiflis ve “Zero Compromise” Doğal Şarap Festivali macerası böyleydi. Festivalden ve tattığımız şaraplardan pek zevk aldık. Bundan sonra damağa yeni deneyimler yaşatmak, zamanla sönen şarap aşkını harlamak için bu festivalin tarihlerini kovalar, denk getirirsek mutlaka ziyaret ederiz. Kadehinizden sevdiğiniz şaraplar eksik olmasın!
Merhaba,
Deteyli anlatiminiz icin tesekkur ederim. 5-9 Mayis bu yil biz de Tiflise bilet aldik. Ancak bu yazdiginiz koylere ulasmak için en iyi otel rezervasyonunu nerede yapsak daha az yoruluriz diye dusunuyorum. Ban yardimci olabilir misiniz?
8 kisiyiz ve bu macera icin birlestik. Old tiflisi yi mi onerirsiniz otel icin. 5 gun fazla mi olur kalmak icin gibi sorularima yorumlarinizi alabilirsem cok sevinirim. Yaziniz cok faydali oldu. Ellerinize saglik.
Merhabalar, biz yalnızca Tiflis şehir merkezinde zaman geçirdik. Çevreyi veya köyleri gezmedik.Tiflis’in merkezi bir yerinde konaklayarak her yere rahatlıkla gidebilirisiniz. Toplu taşımada sorun yok. 5 gün bize biraz fazla geldi. Belki Tiflis çevresine 1-2 günlük bir geziyi de planınıza ekleyebilirsiniz. Yazıyı beğenmenize sevindik. Sizlere şimdiden iyi gezmeler.